Youtube Video

Osmanlı'da Savaş ve Serhad

Osmanlı'da Savaş ve Serhad

Tarih:2020-08-13 / Hit:1796

 

10 İYİ ALINTI- OSMANLI’DA SAVAŞ VE SERHAD

Bu içeriğimizde askeri tarih alanında yaptığı çalışmalarla tanınan Gabor Âgoston’un Timaş yayınlarından çıkan “Osmanlı’da Savaş ve Serhad” isimli eserden Osmanlı ile Avrupa arasında süren askeri mücadelelerin yüzyıllar içerisindeki değişimini sizlere aktarmak istiyoruz. İyi okumalar.

 

Sultan II. Mehmed (hük. 1444-46, 1451-81) Doğu Roma ve Bizans İmparatorluğu’nun bin yıllık payitaht Konstantinopolis’i fethetti. Kayzer lakabına alarak Bizans imparatorlarının varisi olduğunu vurguladığı gibi “Hakan el-berreyn ve’l-bahreyn” lakabıyla da Balkanlar, Anadolu, Karadeniz ve Ege’nin hâkimi olduğunu ifade etti. Bu lakaplar Avrupa ve Asya’da güttüğü emperyal davasının ilanıdır. Stratejik açıdan kentin fethi Balkanlar ve Anadolu’daki Osmanlı diyarlarının birleşmesi ve Osmanlıların bu uç beyliğinden patrimonyal imparatorluğa dönüşmesi demekti. (Gabor Agoston, Osmanlı’da Savaş ve Serhad, (Çev. Kahraman Şakul), Timaş Yayınları, İstanbul, 2013, ss. 38)

 

Fetih ateşli silahların ortaçağ kalelerine karşı sahip oldukları üstünlükleri sergiledi. Hakikaten de Bizans payitahtının muhasarası esnasında Osmanlılar o zaman bilinen bombart tipinden en büyük topları kullandılar; bunlar 240 kg (530 libre), 300 kg (660 libre), 360 kg (790 libre) ve 400 kg (880 libre) ağırlığında güller atmaktaydılar. Bu durum Osmanlıların üretim gücü, lojistik ve askeri olanaklarıyla ulaştıkları ustalığın bir delilidir. (Gabor Agoston, Osmanlı’da Savaş ve Serhad, (Çev. Kahraman Şakul), Timaş Yayınları, İstanbul, 2013, ss. 46)

 

Zira Osmanlılar Avrupa’da Otuz Yıl Savaşları’nda görülen askeri gelişmeler ve yenileşmeleri, denenen yeni silahlar ve taktikleri doğrudan tecrübe edemediler. Yıllar boyunca süren savaş, Avrupa devletlerini öyle yeni ekonomik-administratif yenilenmelere zorladı ki, bunlar sayesinde Avrupa devletleri de Osmanlılara benzer büyük büyüklükte ordular kurmaya muktedir oldular. (Gabor Agoston, Osmanlı’da Savaş ve Serhad, (Çev. Kahraman Şakul), Timaş Yayınları, İstanbul, 2013, ss. 75)

 

Osman, Habsburglu Rudolp (1218-91) ve Şeyh Safiyeddin’in (1252-1334) aşağı yukarı çağdaşıydı. Bu hükümdarların torunları 16. yüzyılın başlıca imparatorluklarından ikisini, zamanla Osmanlıların uluslararası siyasette başlıca rakipleri haline gelecek olan Habsburg ve Safevi imparatorluklarını, kuracaklardı. (Gabor Agoston, Osmanlı’da Savaş ve Serhad, (Çev. Kahraman Şakul), Timaş Yayınları, İstanbul, 2013, ss. 80)

 

Yıllık devlet harcamaları 1761 ile 1785 arasında %30 arttı (1761’de 14.064.788 kuruştan 1785 18.693.336 kuruşa), ancak savaş yıllarında harcamalardaki artış %100’ü buluyordu. Asker maaşları 1784’te harcamaların %74’ünü oluşturuyordu. Bu arada devlet gelirleri aşağı yukarı aynı düzeyde kaldı ve gelirleri arttırma çabaları genel iktisadi durgunluk yüzünden başarısızlığa uğradı. Mali kaynak yetersizliği Rusların 1783’te Kırım’ı ilhak ettikleri vakit hemen harekete geçilmesine mani oldu. (Gabor Agoston, Osmanlı’da Savaş ve Serhad, (Çev. Kahraman Şakul), Timaş Yayınları, İstanbul, 2013, ss. 108)

 

Sultana hizmet eden ve Osmanlılara bu yeni silahların üretim ve kullanımını öğreten Avrupalı mühtediler, askeri mühendisleri danışmanlar, topçu ve teknisyenler ayrıca askeri kültürün melezlenmesine de yardım ettiler. Bu durum, yasak silah ve mühimmat ticaretiyle bir arada ele alındığında, teknoloji transferini teşvik edip silahlar ve askeri teknolojide benzeşme yaratarak Avrupa hegemonyasının galebe çalmasına engel olmuştur. (Gabor Agoston, Osmanlı’da Savaş ve Serhad, (Çev. Kahraman Şakul), Timaş Yayınları, İstanbul, 2013, ss.126)

 

İbrahim Müteferrika’ya göre Hristiyan orduların diğer takdire şayan nitelikleri arasında ordu talimi ve disiplini üzerine daha iyi yöntemler; her ay askerlere okunan askeri nizam ve kanunlar; nizam ve disiplini sağlayan yüksek zabit oranı (en az %25); yetenek temelinde yükselme imkânı; yüksek komutanın salahiyeti; ordugâhların nizamı ve vikayesi; askeri istihbarat ve karşı- istihbarat; “geometrik” saf düzeni; muharebe esnasında kargaşa ve firarı önlemeye yardım eden üniformalar ve kesintisiz ateş sağlamaya yönelik yaylım ateşi tekniği. (Gabor Agoston, Osmanlı’da Savaş ve Serhad, (Çev. Kahraman Şakul), Timaş Yayınları, İstanbul, 2013, ss. 152-153)

Genel olarak, yetkililer bu il erleri’ni civarı yakıp yıkan, köy ve pazarları basan, bağ ve bahçeleri talan eden ve at ve davarları yağma eden hırsız, eşkıya, asi, serkeş ve levendlere karşı kullanmaktaydılar. Bu gibi durumlarda, köylerde bulunan nefsi müdafaa birimleri sancaklardaki taşra süvari kuvvetleriyle güçlerini birleştirirlerdi. Sancakbeyleri veya kadıların emrinde asillere veya şerirlere saldırırlardı. Bu tür harekâtta, il erleri asileri öldürebilirlerdi bile. (Gabor Agoston, Osmanlı’da Savaş ve Serhad, (Çev. Kahraman Şakul), Timaş Yayınları, İstanbul, 2013, ss. 172)

 

Öte yandan unutulmamalıdır ki benzer kondominyum’lar Osmanlıların tam anlamıyla alıp merkezi toplarına katamadıkları bölgelerde de bir müddet için görülmüşler ve buralarda sabık rical konumlarını ve silahlı güçlerini korumuşlardı. Buna dair örnekler Balkanları, Doğu Anadolu’yu ve Arap vilayetlerini içermektedirler. İkili vergilendirme Doğu Anadolu’nun Türkmen ve Kürt beylerinin vergi topladığı yurtluk-ocaklık sancaklarda da var olmuştu. (Gabor Agoston, Osmanlı’da Savaş ve Serhad, (Çev. Kahraman Şakul), Timaş Yayınları, İstanbul, 2013, ss. 194)

 

Morbus hungaricus (Macar hastalığı), 16. ve 18. Yüzyıllar arasındaki dönemde Macaristan’ın sayesinde nam saldığı illetin adıydı. Tıp tarihi morbus hungaricus’u salgın bir hastalık, “bitle bulaşan” tifüs, olarak tanımlamıştır. Bu, savaş ve kıtlığın yol açtığı bir hastalıktı ve 1542 senesinde Brandeburglu Joachim’in idaresindeki Macar seferi esnasında 30.000 Alman ve İtalyan askerin canına mal olmuştu. O zaman birlikte hastalık İtalya, İspanya ve Fransa’da çoktandır biliniyor olsa da illete maruz kalmış Alman paralı askerleri Macaristan’dan dönüşlerinde diğer Avrupa ülkelerine hastalığı yayarak Bohemya, Avusturya ve Almanya’da tifüs salgınlarına neden oldular. (Gabor Agoston, Osmanlı’da Savaş ve Serhad, (Çev. Kahraman Şakul), Timaş Yayınları, İstanbul, 2013, ss.200)

Samet Şahin

 

 

YORUM YAZ




Son Eklenen Yazılar

Dünya'nın En Eski Ekmeği Çatalhöyük'te Bulundu

  Dünyada kentleşmenin olduğu ilk yerlerden Çatalhöyük'teki kazıda 8 bin 600 yıllık "ekmek" bulundu. Konya'nın Çumra ilçesinde yer alan, Neolitik ...

Unutulan Büyük Türk Hükümdarı Babürşah ve Panipat Savaşı

Tarihte, Türkler tarafından Türkistan’da Selçuklu, Timurlu; Anadolu’da Osmanlı Devletleri gibi, Hindistan’da da muhteşem “Babürlü” veya “Gürganiye” Devleti kuruldu....

1927 Tarihli Uzunköprülü Ali Efendi Çeşmesi'de Suyuna Kavuştu.

Bir vakıf medeniyeti olan ecdadımız bunun bir numunesi olarak hayır niyetiyle yaşadıkları mahalleye , şehre çeşmeler inşa etmişler. Bu çeşmeleri inşaa ederken de dü...