Youtube Video

Efsane Silahın Babası Mikhail Kalaşnikof

Efsane Silahın Babası Mikhail Kalaşnikof

Ahmet Sırrı Arvas

Tarih:2013-07-02 / Hit:49707

 

Yıl 1941... Nazi Almanyası, Ruslar’ı fena sıkıştırıyor. Hitler ordularının güçlü silahları karşısında Kızılordu felaket zorlanıyor. Ancak Ruslar, ölümüne bir savunma yapıyor, kış şartlarını da arkalarına alıp ülkelerini kurtarıyorlar. Elbette bu çok pahalıya mal oluyor binlerce genç ölüyor, binlercesi de (ki onlardan biri olan Mikhail Kalaşnikof’tur) yaralanıp hastahanelere düşüyor.

Mikhail çorap ve postal kokan revirde boş durmuyor, kara kara düşünüp Almanlarla başedebilecek bir tüfek planlıyor. Bunun hızlı, seri, basit ve dayanıklı olmasına dikkat ediyor. Dakikada 400 mermi atabilen silahın çizimlerini kime gösterse beğeniyor ama devlet sektöründe üretime geçmek kolay olmuyor. Onlarca form doluyor, yüzlerce imza atılıyor, toplantı üstüne toplantı yapılıyor, partililerin gönlü ediliyor. Kısacası silahın tezgâha alınması 7 yılı buluyor ama üretime geçince rekorları kırıyor. Efsane silah tam 19 ülkede imal ediliyor ve 50 ordunun kışlasına giriyor. Hatta bazı devletler (mesela Mozambik) bayrağına bile Kalaşnikof resmi koyuyor. SSCB, “bakım istemeyen ve kolay kullanılan” silahı, eğitimli askerlerden ziyade işbirlikçileri için imal ediyor, kaşla göz arasında Marksist gerilla gruplarını donatıveriyor. Silah tüccarları bu temiz malı (!) Amazonlardan, Nil havzasına kadar fitne olan her yere yayıyor, servetlerine servet katıyor.

Ver yeşili...

60’lı yıllarda Che Quavera’ya özenen komünist militanlar ne edip edip bir kalaşnikof elde etmeye bakıyorlar. Eğik şarjörü ile tüm savaşçıların rüyasına giren kalaşnikof Sandinitsaların, Kızıl Kmerlerin, Zapataların fotoğraflarında tamamlayıcı aksesuar oluyor. Gerilla rüyası gören gençler kafalarına bandana bağlayıp ellerine kalaşnikof almayı marifet sayıyor ve (istihbarat örgütlerinin eline geçme riskine rağmen) mutlaka resim çektiriyorlar. Afrika’nın baş belası John Garank leblebi çekirdek gibi kalaşnikof dağıtıyor, Zulular, Tutsiler katliamlarını hep bu “kalleş silah”la yapıyorlar. Cahil gerillalar geçtikleri köylerde üzerinde milyonlarca sinek uçuşan cesetler bırakıyor.

Aradan yıllar geçiyor, Kızılordunun paragöz subayları doların yeşilini görünce omuzundaki silahı bile satıyor, hatta depoların kapısını açıveriyorlar. Hiç hesapta yokken kalaşnikoflar Afgan ve Çeçen mücahidlerinin eline geçiyor. Bir zamanlar hür dünyanın başını ağrıtsın diye imal edilen namlular ansızın Ruslara dönüyor. Yine Eritre, Moro, Keşmir gibi hakkın silahla alındığı ülkelerde kalaşnikof prim yapıyor. Hasılı üretilen 100 milyon tüfek hürriyet isteyenlerin de, hürriyetleri gaspedenlerin de elinden düşmüyor, “keleş” insanlığa kan ve gözyaşından başka bir şey vermiyor.

İhtiyar usta

Halen Urallar’da İjevsk Zavotunun (fabrikasının) büro şefliğini yürüten Mikhail Kalaşnikof, tam bir mekanik hastası. Bisiklete biniyor, cep saati taşıyor, klasik daktilo kullanıyor. Yaşı 90’a yaklaşan becerikli teknisyen her ne kadar AK-47’siyle gurur duyduğunu söylese de torun torba sahibi olduktan sonra vicdanı titremeye başlıyor. “Acaba dökülen kanlarda benim de payım var mı” diye düşünmeden edemiyor. Hatta zaman zaman dostlarına “keşke insanlara yararlı bir şeyler tasarlasaydım; mesela sahibini yormayan bir çim biçme makinesi yapsaydım, hafif bir bisiklet ya da sağlam bir şemsiye düşünseydim” diyor.

Ancak Mikhail Kalaşnikof’un hayallerini bir zamanlar can düşmanı olan Almanlar gerçekleştiriyor. Gestapoların torunları, ihtiyar kurda iyi bir isim hakkı verip Kalaşnikof markasıyla şemsiye, saat, çakı, çakmak, raket, bıçak (hatta tıraş losyonu) üretmek için harekete geçiyor. Elbette bunlar mekanik aksamlı, sağlam, becerikli ve evlâdiyelik ürünler olacak. Kısacası efsane silahın adına yakışacak. Zaten firma Alman çelik endüstrisinin merkezi sayılan Solingen’de faaliyet gösteriyor.

Sıra kimde?

Mikhail Kalaşnikof’un emekli maaşı (ikramiyelerle birlikte) 500 dolar civarında. Bunun içinde ek maaşlar ve İjevsk şehrinin verdiği fahrî hemşehrilik primi de bulunuyor. Bu meblâğ Rusya standartlarında az bir para değil ancak patentlerin yanında devede kulak kalıyor. Zira Mikhail, sadece Almanlardan (isim hakkı olarak) yılda 5 milyon dolar alıyor.

Farkında mısınız bilmem, dünya çok hızlı değişiyor, beş on yıl evvel “Berlin’de duvar yıkılacak, Rusya’da kapitalistler at oynatacak, burjuva veledleri Che’li tişörtler kuşanacak, Çin, serbest pazarı sallayacak, ABD, polis devleti olacak” dense kim inanırdı?

Ne dersiniz, yarın öbürgün birileri de Rus devriminin logo ve isim haklarını satın alabilir mi? Batılı bir firmanın kızıl yıldız ve orak çekiçli armalar altında kürkler, parfümler, rujlar, viskiler, purolar, pırlantalar ürettiğini ve reklamlarında boylu poslu Rus gençlerini oynattığını düşünebiliyor musunuz? Böyle bir şey olur mu bilemem. Ama inanın çok tutulur ve çok satar. En az kalaşnikof marka şemsiyelerin sattığı kadar...

Ahmet Sırrı Arvas

 

 

BU HABER HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR

  • yazıda bazı tarihi hatalar dikkatimi çekti. mihail kalenikofun 90 yaşında olduğu belirtilmemiş olsaydı bu makale doksanlı yıllarda kaleme alınmış diyecektim ama kaleşnikof 2009 da 90 yaşına girdi. Berlin Duvarının 5 10 yıl önce yıkılacak dense herkes berlin duvarının tozu bile kalmadı der. berlin duvarı yıkılalı 24 sene oldu.

    R.tülek

    2013-07-03 01:19:36

  • Yazı 17 Ocak 2004te kaleme alınmış. 5 10 sene ortalama rakamlar. Tarihi hata olmuş olabilir ama güzel akıcı bir anlatımı var.

    Ramazan Hüseyinova

    2013-07-03 01:36:00

  • Tüfeği icad eden kişi zaten bir tarım makineleri ve araçları imal eden bir uzman. Tasarımınıda hastanede değil rus ordusunda yapıyor hatta onu bu görevede sovyetler atıyor. Mikhailin bunu mecburiyetten dolayı yaptığınıda zaten her fırsatta belirtmiş. Vicdanen rahatsız olduğunuda hiçbir yerde söylemedi. Aksine bunu bana yaptıran almanları suçlayın demişliği bile vardır. Makale gözden geçirilmeli

    T.caner

    2015-07-15 21:29:20

YORUM YAZ




Yazarın Diğer Makaleleri

Güler Yüzlü Tatlı Dilli Bir Öğretmen Mus'ab bin Umeyr (Radıyallahü anh)

Kanlı gösterilerin yapıldığı arenalar, her öğün esir paralayan aslanlar, mermer gözlü putlar... Gök renkli zırhlar, ormanlaşan mızraklar, küflü zindanlar... Dibinde...

Mütevazi Kahraman Yörük Ali Efe

Yörük Ali, 1896 yılında, Aydın ili Sultanhisar ilçesi Kavaklı köyünde doğar. Babası (Sarıtekeli aşiretinden İbrahim oğlu Abdi) arkadaşını korumak için katıldığı bir...

Rumlardan 30 Saat İşkence Gördü Tek Kelime Konuşmadı

Mâlum Kıbrıs 1570 yılında feth olunur. Hani Sokullu: Siz donanmamızı yakmakla sakalımızı tıraş ettiniz ama biz Kıbrıs’ı almakla kolunuzu kestik demişti ya... Türkle...
Tüm Yazıları