Youtube Video

Ankara Kalesi’nde Zamana Yolculuk: Türk Kahvesinin Sırları Bu Müzede

Ankara Kalesi’nde Zamana Yolculuk: Türk Kahvesinin Sırları Bu Müzede

Tarih: 2025-11-20 / Görüntülenme: 20

Ankara Kalesi’nin tarihi dokusu içinde yer alan Kahve Müzesi, Türk kahvesinin yüzyıllardır süregelen hikâyesini ziyaretçilere sunuyor. Osmanlı sarayından Anadolu’daki günlük yaşama, “40 yıl hatırı vardır” sözünün kökeninden Türkiye’de kahve ağacı yetiştiriciliğine kadar uzanan geniş bir tarihsel mirası barındıran müze, kahve kültürünü yaşayan bir deneyime dönüştürüyor.

“Türk kahvesini ve kültürünü tek çatı altında toplamak istedim”

Uzun yıllardır kahve sektöründe çalışan ve müzenin kurucusu olan Muhammed Mücahit Çelebi, farklı müzelerde kahveye dair dekoratif unsurlar görmesine rağmen kahve kültürüne adanmış bir alanın olmadığını fark ederek bu yola çıktığını söyledi. Beş yıl boyunca mezat ve müzayedelerden topladığı eserlerle Kahve Müzesi’ni kurduklarını belirten Çelebi, Türk kahvesinin tüm dünya kahvelerinin atası olduğunun altını çizdi.

Yemen Valisi Özdemir Paşa’nın 15. yüzyılda kahveyi İstanbul’a getirerek tüketimin yaygınlaşmasını sağladığını hatırlatan Çelebi, Türklerin kavurma, öğütme ve pişirme tekniklerini geliştirerek kahveyi bugün bilinen hâline kavuşturduğunu ifade etti.

Viyana’dan dünyaya yayılan lezzet

Çelebi, II. Viyana Kuşatması sırasında Osmanlı ordusunun bölgeye taşıdığı büyük kahve miktarının Avrupa’daki ilk kahvehane kültürünün oluşmasına öncülük ettiğini anlattı. Fransız tercüman Kolschitzky'nin, Osmanlı’dan öğrendiği demleme yöntemleriyle Viyana’daki ilk kahvehaneyi “Mavi Şişe” adıyla açtığını ve Avrupa’da kahvenin tanınmasına öncülük ettiğini belirtti.

Bir fincan kahvenin ardındaki büyük emek

Kahvenin yalnızca bir içecek değil, meşakkatli bir emek sürecinin ürünü olduğunu vurgulayan Çelebi, geçmişte bir fincan kahve hazırlamanın 4–5 saatlik bir uğraş gerektirdiğini söyledi. Tahtakale’de Halepli Hakem ve Şamlı Şems’in açtığı ilk kahvehanelerin zamanla sosyal hayatın merkezine dönüştüğünü hatırlattı.

Sarayda kahve ve Abdülhamid Han’ın günlük 37 fincan kahvesi

16'ncı yüzyıldan itibaren Osmanlı’da kahvenin protokol içeceği haline geldiğini belirten Çelebi, sarayda “kahveci başı” makamının oluştuğunu anlattı. Arşiv kayıtlarına göre Sultan II. Abdülhamid’in günde 37 fincan sade kahve tükettiğini ve kendisine yalnızca Yemen’den getirilen kahvenin ikram edildiğini söyledi.

Türkiye’de de kahve ağacı yetişiyor

Kahvenin yeniden Türkiye topraklarında yetiştirilmeye başladığını vurgulayan Çelebi, Antalya Gazipaşa’da çiftçi Yaşar Dağtekin’in tamamen doğal yöntemlerle kahve ağacı yetiştirdiğini belirtti. Müzede, 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü'nde Türkiye’de yetişen kahvenin ziyaretçilere ikram edileceğini de aktardı.

Deneyim sunan bir müze

Kahve Müzesi, yalnızca eser sergilemekle kalmıyor; ziyaretçilere kahvenin hazırlanışını deneyimleme fırsatı da sunuyor. “Tahmishane” bölümünde kahve kavrulup öğütülürken, “Özümüze” odasında ziyaretçilere köklerini hatırlatan özel bir atmosfer oluşturuluyor.

“Kahvenin 40 yıl hatırı vardır” hikâyesi

Müzenin öne çıkan anlatılarından biri de bu meşhur sözün kökeni. Çelebi, Yemiş İskelesi’ndeki bir kahvehanede yaşanan olayın, yıllar sonra bir Rum askerinin esir düşen kahveciyi serbest bırakmasına vesile olduğunu; böylece bir fincan kahvenin unutulmaz hatırının tarihe geçtiğini ifade etti.

YORUM YAZ



Güvenlik Kodu Yenile

Son Eklenen Yazılar