Sultanın Casusları
Tarih:2017-06-18 / Hit:5165
Askeri istihbarat sadece istihkamlarla sınırlı kalmamalıdır. Başarılı komutanlar düşman birliklerinin hareketlerinden anında haberdar olmanın muharebelerin sonucunu tayin ettiğini bilmektedir. Örneğimizi savaş meydanında kendisini defalarca kanıtlamış bir sultanın kariyerinden seçelim. 1516 Ağustos’unda Mısır ordusunun çeliğe batmış bir halde(fülada müstağrak) Halep önünden “göçtüğünü” ve “iki menzil yürüyüb” Davud Peygamber’in mezarının olduğu Mercidabık Ovası’nda bir akarsu(ab-ı revan) kenarına yerleştiğini bir casusundan haber alan Yavuz, hemen orduya hareket emri verecek ve Memlük Sultanlığı’nı yıkacak muharebeye doğru ilerleyecekti.
Koca bir ordunun bir yerden bir yere hareket ettiğini gözlemleyip rapor etmek şüphesiz çok büyük bir istihbari kabiliyet gerektirmez. Ancak, düşman birliklerine sızmak için aynı şeyi söyleyemeyiz. Bu zor görevi başaran Osmanlı Casuslarının, askerin morali ve ordunun ikmal durumu ile ilgili yolladığı düzenli bilgilere çok değer verilirdi. Örneğin, 1565 yılında Pertev Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Temeşvar serhaddine varmışken, “ yarar ve içlerinde tedbir ü tedarükde bile çalışub hidmetde olan berü canibden ulufelü casuslar” Macar komutanın beş bin askeriyle Göle(Gyula) kalesine kapandığını ve kale savunmasını güçlendirmekle meşgul olduğunu bildirecekti. Bir sene sonra, Sigetvar’ın alınması ve Kanuni’nin vefatından sonraki zor günlerde, “ yarar mürtedler ve ulufeli casuslar” imparatorluk ordusundaki Macar,Hırvat,Nemçe ve Latin askerleri arasındaki husumeti rapor edecekti.
Bunun üzerine, Divan- Hümayun tercümanı İbrahim Bey, Sokollu’nun sır katibi Feridun Ahmed Bey ve Lala Mustafa Paşa’nın kethüdası Mustafa Kethüda, her bir gruba kendi lisanlarında ajite edici mektuplar yazmış (“ her bir kavm ve kabilenün hilafına dillerince kağıdlar yazılub taburda loncalarında casuslar eliyle bırağılub”) ve Selaniki’nin tabiriyle “adavet ü nifak ve şikaka sebep” olmuşlardı. Sokollu’nun, Osmanlı ordusunda ne olup bittiğini düzenli olarak düşmana “ ilam u işar” ettiği ( bildirdiği) saptanan Macar ve Nemçe casusları imparatora karşı kullanması, tek kelimeyle şayan-ı takdirdir.
Kurnaz veziriazam,hayatlarını bağışlamayı vadederek, Macar casuslara Macarca,Nemçe casuslarına Almanca mektuplar yazdırmış ve bu mektuplarla imparatorluk birliklerini birbirine düşürmeyi başarmıştır. Macar beylerine yazılan düzmece mektuba göre, Osmanlı kampına gelen bir Avusturya beyzadesi (asilzadesi), diğer beylerden ahidname getirmiştir. Bu ahitnameye göre beyler,Padişah’la kendi aralarında husumet olmadığını,barışa hep dikkat ettiklerini, bu savaşa sebep olanın “Macar hırsızları” olduğunu söylemektedir. Padişah’ın kendi topraklarına saldırmayacağını garanti etmesi durumunda ise Macarlara sırtlarını döneceklerini ve savaştan çekileceklerini bildirmekteydiler. Avusturya’ya yazılan mektupta da benzer bir hile vardır.
Buna göre, Macar beyleri Osmanlılara mektup yazıp “Nemçe murdarları” yüzünden kendi topraklarına zarar geldiğinden şikayet etmiş ve orduyu terk etmeleri karşılığında, Padişahtan topraklarına saldırmama garantisi istemiştir. Her iki mektup da beklenen ajitasyonu yapacak, imparatorluk askerleri tabur bozup kuzeye doğru geri çekilmeye başlayacaktı. Sultan Süleyman’ın ölümünün Şehzade Selim ordugaha varıncaya kadar ordudan gizli tutulmaya çalışıldığı çok kritik bir anda, bu geri çekilmenin Osmanlılara ilaç gibi geldiği kesindir.
Not: Sultanın Casusları kitabından alınmıştır.