Keşfedilmeyi Bekleyen Hazine Ali Emiri Efendi
Tarih:2020-06-27 / Hit:2645
Bugün ise Diyarbakır’dan ayrılışımın tam kırkbirinci yılıdır. Memleketimde olan kitaplardan hiçbirini getirmedim ve görevli bulunduğum şehirlerde kimseden hediye namıyla parasız bir tek kitap bile kabul etmedim. Sadece kendi tasarruf imkanlarımı sonuna kadar kullanarak satın aldığım kitaplar Allah’a hamd olsun bugün 13.000 cilde ulaşmıştır.
Bunlar içinde el yazmasıyla yazılmış öyle kıymetli, öyle eşsiz, öyle süslü ve resimli şark dünyasına ait kitaplar var ki, henüz medeni dünyanın ilim adamları görmemiş ve duymamıştır. İnanmayan olursa buyursun kütüphanem ortada duruyor. Benim üzerimde ne İstanbul ve nede Avrupa okullarının ilim öğrenme yönünden bir hakları yoktur. Ben bu feyzi ve bitmek tükenmek bilmeyen gayreti henüz yirmi yaşımdayken Doğu vilayetlerimizdeki Müslüman okullarında edindim. Bu 13.000 cild kitabıma ek olarak 87.000 şark dünyasına ait kitap ilave ederek 100.000 e çıkarmak ve bundan başka toplam kitap sayımı 200.000 e çıkarmayı planladım. Böylece İstanbul’da Doğu ile Batı’nın önemli eserlerini içine alan mükemmel bir kütüphane meydana getirerek, vakfetmeyi teklif ettim. Evkaf Nezareti gerçekten bu konudaki teşebbüslerime gereken yardımı göstermekten kaçınmadı.
Fakat harbin uzaması, fiyatı 2 kuruş arşın olan patıskayı 200 kuruşa çıkardı. Yalnız Fatih Sultan Mehmet zamanından bugüne kadar topladığım yaldızla süslü tarihi fermanlarının arkasına yapıştırmak için şimdilik lüzum görülen 500 arşın patıska için 1000 lira vermek gerekiyor, verilse de bulunmuyordu. Her şeyin bu kadar pahalanmasına rağmen bulunamaması benim belimi büktü. Öyle büktü ki, bugün her dakikam bir matem ve her saatim cehennem misali geçiyor. Buna rağmen kurduğum kütüphanenin kapıları hergün açıktır. Buyursunlar da bu kütüphanede şark usulü tertibin ne demek olduğunu görsünler. İnşallah beklentilerimiz doğrultusunda yakında barış sağlanırsa Evkaf Nezareti de sözünü tamamen yerine getirmeye devam ederse, benim kütüphanemin daha nasıl bir kütüphane olacağını yakında bütün dünya görür.
Fakat bir takım bedhahlar haksız yere doğu vilayetlerinde yaşayan İslam ahalisi vahşiymiş, medeniyetsizmiş, medeniyete yetenekleri yokmuş diye yalanlar uydurarak, şarkın durumuna vakıf olmayan Avrupa fikir adamı ve hukukçularını da yanıltmak istiyorlar. Bu durumu yakından bildiğim için, üzüntümden yemin ederim ki, gözlerimden yaşlar akarken bu satırları yazıyorum.
Doğu vilayetleri ahalisinin arasında öyle olgun ve kabiliyetli kişiler gördüm ki, Öklid ve Arşimed ayarında alimler olduklarını iddia edersem abartmamış olurum.