Bedenini Resûlullah İçin Kalkan Etti
Tarih:2013-07-23 / Hit:5165
Ümm-i Ümare 12 yarası olmasına rağmen Resûlullah efendimize saldıran dev bir müşriğin üzerine atılır. Hazrec kabilesinden Neccar oğullarından Mazin bin Neccar ve hanımı Rebab binti Abdullah Medine'de çok itibar görürler, halk onlara akıl sorar. İşte bu çiftin Nesibe adlı bir çocukları doğar (Efendimizle aşağı yukarı aynı yıllarda) Nesibe (Ümm-i Ümare) iyilik timsali bir kızcağızdır. Kendisi gibi hayırdan hasenattan hoşlanan bir gençle (Zeyd bin Asım) yuvasını kurar. Ahir zaman peygamberinin tebliğe başladığını haber alınca oğulları Abdullah ile birlikte 30 günlük yol katedip Server-i Kâinat'a biat ederler. Bedir savaşına sadece erkekler katılır, Uhud'da da ailece yerlerini alırlar. Ümm-i Ümare'nin vazifesi kırba ile su dağıtmaktır ama dayanamaz, zaman zaman kılıcını kapıp meydana fırlar.Mesela cengin en şiddetli anında, Resûlullah efendimize saldıran bir müşriği atından düşürüp öldürür ama bu arada darbe almaktan kurtulamaz. Örtüsü entarisi al kanlara boyansa da geri adım atmaz, biricik kocası ve bakmaya kıyamadığı oğulcuklarıyla kavganın odağına koşar, Efendimize ailecek “zırh” olurlar.
Resulü Ekrem, Hazret-i Nesibe'nin ölümüne dövüştüğünü görünce yanındakilerden biriyle kalkan yollar. Artık daha bitirici hamleler yapar, özellikle süvariler arasına dalar, atları ürkütüp binicilerini düşürmeye bakar. Nitekim birini yıkmayı başarmıştır ki Efendimiz “Ey Ümm-i Ümare'nin oğlu! Annene yardım et” buyururlar. Ana oğul, müşriği haklamakta zorlanmazlar ancak o hengâmede hurma ağacı gibi uzun boylu bir silahşor Abdullah'ı yaralar. Ümm-i Ümare kendi kesiklerini umursamaz, oğlunun kolunu alel acele sarıp sarmalar ve “haydi kalk” der, “cenk bitmedi daha!” Efendimiz mani olur, “Ey Ümm-i Ümare! Senin katlanabildiğin şeye, herkes dayanabilir mi?” diye sorarlar.
EVLADINA DA YETİŞİR…
Abdullah'ı yaralayan silahşor, yeni bir hedef arıyordur ki Server-i âlem “İşte, oğluna vuran adam” buyururlar. Ümm-i Ümare yay gibi boşanıp adamı yakalar. Boyu yetişmediği için önce bacaklarını budar. Resûlullah mübarek dişleri görünecek kadar gülümser ve ona dua buyururlar. Kureyşin azgın müşriklerinden İbni Kamia, güçlü bir savaşçıdır. Önüne çıkanı yıkar, nitekim kılıcını Hazret-i Mus'ab'ın kanıyla boyayıp Efendimizi aramaya başlar. Ne zaman ki Resûlullah'ı görür, büyük bir hırsla saldırıya kalkar. Ümm-i Ümare 12 yarası olmasına rağmen durmaz, yerinden fırlar. Bir yandan İbn-i Kamia'nın atının dizginlerine yapışır, bir yandan kılıcını sokacak bir boşluk arar. Taşıdığı zırhlarla ayaklı kaleyi andıran bu insan azmanı için onun darbeleri hafif kalır ama İbn-i Kamia, tek vuruşta Nesibe Hatun'un boynunu yarar. (Kesik o kadar derindir ki iyileşmesi tam bir yıl alır)
Bu kez yara sarma sırası Abdullah'tadır, Efendimiz yanı başlarında durur Allahü teâlâ ev halkınıza rahmet etsin der, müjdelerde bulunurlar. Hazret-i Nesibe fırsatı kaçırmaz: “Ya Resûlallah” der, “dua et Cennette seninle olalım.” Efendimiz ellerini açar “Allah'ım, bu aileyi Cennette benimle komşu yap!” diye yakarırlar. Hazret-i Nesibe “Artık dünyanın hiçbir musibetine aldırmam” der, bundan ala nimet mi var? Hazret-i Nesibe, oğulları ile birlikte Huneyn gazalarına da katılır. Yemame savaşına iştirak eder, sahte bir peygamberi yaralamayı başarır ama o hengâmede bir kolunu kaybeder…