Her safhasında Osmanlı olsa nasıl yapardı sorusuna cevap arandı
İrfan Özfatura
irfan.ozfatura@tg.com.tr
Tarih:2020-08-06 / Hit:7018
Osmanlı olsa böyle yapardı
SIRLARI TAŞLARINDA SAKLI
Bursa Çekirge, Süleyman Çelebi Camii modern malzemelerle inşaa edilmiş bir 20 yy eseri. Ancak inşaatı deruhte edenler her safhasında “Osmanlı olsa nasıl yapardı” sorusuna cevap aramışlar ve muhteşem bir eser çıkmış ortaya.
Bursa camiden yana zengin bir şehrimiz. Ancak Kükürtlü civarlarında ciddi bir sıkıntı vardı. Semt sakinleri ve hayrıseverler el ele verdiler, ortaya nefis bir cami çıktı. Sıradan bir eser, değil dantela gibi işlenmiş adeta.
Zikrolunan külliyeyi yaptırma yaşatma Derneği Başkanı Hayreddin Akpınar bakın nasıl anlatıyor: “Camimizin 5 tane kapımız var. Cümle taç kapısı Yeşil, Ulu Cami ve Muradiye’yi andırıyor. Osmanlıdan sonra şehrimizde yapılan tek taç kapı bu. Ahşabı kündekâri işi, parmak kadar parçalar birbirine geçiyor, söküp takabilirsiniz icabında. Bu teknikte ahşap esnemiyor, gerilmiyor, çatlamıyor. Motifler asırlarca bozulmadan kalabiliyor. Konyalı bir ustamız yaptı. Yıllarını verdi, gerçekten çok emek var.
Üç kapının birleştiği yere Ulu Camideki gibi şirin bir havuz düşündük, fıskiye tatlı tatlı şırıldıyor.
Çinilerimiz şablon değil, özel çalışma. Sıradan olsun istemedik, sırf bu cami için tasarlandılar. Bursa camisine İznik çinisi yakışır dedik, sağ olsun arkadaşlar severek çalıştı, muhteşem işler çıkardılar. Bu motifleri bir başka yerde bulamaz, göremezsiniz, ikincisi yok zira.
Halısı da bu cami için hususi dokundu, saf yün. Mavi ağırlıklı, sanki çiniler zemine iniyor usulca. Mimarımız bilhassa özen gösterdi bu hususa.
Bütün tezyinat Selim İrteş’e ait, minber külahı oyma ahşap, üzeri üç farklı ayarda altınla kaplandı, çok hoş duruyor.
GİZLİ IŞIKLANDIRMA
Ortaya avize koymadık ki kubbenin ihtişamı kaybolmasın. Aydınlatmaları gizli yaptık, cennet kapılarının adedince 8 büyük kandilimiz var onlar taşıyıcı sütunların üzerine asıldılar. Ayaklı avizelerimiz Yıldız ve Çırağan Sarayı ile birebir aynı. Taklit değil, onları yapan müesseseye ısmarlandı bilhassa. Eski ve ünlü bir firma, çok güveniyorduk, yanıltmadılar.
Camimizin üst katı 600 kişilik ama mahfel duvarlar arasına ustalıkla saklandığı için üzerinize gelmiyor, belli bile olmuyor. Genellikle camilerde asma katın merdivenleri cümle kapısının önünde sonlanır, cemaat boşalırken üst kattan inenler de katılır, izdiham yaşanır. Ama bizde üst katın kapıları direkt dışarı açılıyor, tahliyesi çok kolay, asla yığılma olmuyor. Ramazan-ı şerifte kadınlar erkeklerin arasına girmeden yukarı çıkıyor, huzur içinde namazlarını kılıyorlar.
Minber, mihrap ve kürsü mermer. Ancak tek parça değil, farklı dokulardaki mermerler birbirine kakıldı, bir mozaik çıktı ortaya. Evet, zor ve zahmetli oldu ama göz okşadı sonunda. Zaten bunları da yapabilen son bir ustamız kaldı. Dileriz sırlarına talip gençler çıkar, tecrübesi zayii olmaz.
SAYILAR MÂNÂLI
Pencerelerimiz esma-il Hüsna adedince 99 tane. Kubbede kırk cam kırkları hatırlatıyor, zaten hiçbir sayı rast gele değil, her birinin medeniyetimizde bir yeri, mânâsı var.
Sebilden soğutulmuş arıtma suyu akıyor. İcabında şerbet de sunulabilir, hazneler bunun için hazırlandı, kandillerde kullanılabilir rahatlıkla.
Cadde boyunda camiye irad getirecek dükkanlarımız var. Vakıf binamız bitti, kıraathanemiz sıcak sohbetler için müminleri bekliyor, kütüphanemizin de eli kulağında. Muvakkithanemiz emsalsiz sonra. Bunu nasıl söyleyebiliyorum, Türkiye’nin en zengin saat kütüphanesi burada bulunuyor zira. Mikromekanik ve saat teknolojisi üzerine eğitim verecek teknik bir okul için zemin hazırlıyoruz bu arada.
Bursa ünlü saatçiler yetiştirmiş, şimdi niye olmasın. Di mi ama?
Camimizin çevresi için çok güzel düşüncelerimiz vardı ama belediye arka taraftan arsamızı aldı, yol açtı. Aklımızdan geçenler içimizde kaldı. Ne diyelim hayırlısı…