Tarih: 2025-12-04 / Görüntülenme: 153

İlk Müslümanların sayısı onunla birlikte kırka eriştiğinde, İslâm’ın tebliği de gizlilikten aşikara çevrilmiştir.

İşte bu nedenle Hazreti Ömer, Ömerü'l-Fârukî'dir (radıyallahu anh)

Ömer, ümran kelimesi ile aynı köktendir. Fâruk ise hak ile batılın farkını ayırt eden, haklı ile haksızı kesin olarak ayıran demektir.

Kırkıncı olmak Fâruki bir yön taşır da Kudüs özlemi taşımazmı hiç?

Bu şehirde birçok cami Hazreti Ömer'in [radıyallahu anh) adını taşır; Tekbir Dağı dendiğinde akla hemen onun adı geliverir; Kubbetü's-Sahra'nın zarfladığı Hacer-i Muallak'a değen ilk Müslüman eli onun elidir ki, o el Hazreti Peygamber’in (Sallallahu aleyhi ve sellem] Gece Yürüyüşü'nde Muallaka'ya değen mübarek ayak izlerini okşayan ilk eldir.

Kıyamet Kilisesi dendiğinde de Hazreti Peygamber'in [Sallallahu aleyhi ve sellem) “Sezgidiye bir şey varsa, O Ömer'dedir" sözünü, kamilen tasdik eder şekilde hatırlatan yine odur. "Namazımı burada kılarsam, Müslümanlar burayı camiye çevirirler. O nedenle dışarıda kılayım” diyerek ortaya koyduğu hak gözetici ferasetin, geleceğe demir atan sezginin sahibi de odur.

Başkalarını bilemem ama benim Kudüs özlemim zikrettiğim suretler, terimler ve fiiller nedeniyle aynı zamanda Hazreti Ömer'e [radıyallahu anh) duyduğum özlemdir.

Hicaz'dan kalkıp, deve sırtında Tekbir Dağı'na ulaşan Hazreti Ömer'in (radıyallahu anh], oradan Kudüs'e bakarken nasıl bir hâl içinde olduğunu hep ama hep merak etmişimdir.

Buraya geldiğimde, onun durduğu yeri, duruşunu, Kudüs'e bakışını göreceğime, o anda onun engin aklından geçenlere,kıt aklımla çok az da olsa değebileceğime dair çocuksu bir saplantı kuşatır beni.

Kıyamet Kilisesi'ne doğru yürürken, temsilcisi ve emanetçisi olduğu mümin vakarının çehresine yansıyışına; Hacer-i Muallak'ın yerini sorarken aslında Hz. Adem'den (aleyhisselam), Hz.Nuh'tan [aleyhisselam], Hz. Îbrahim'den [aleyhisselam], Hz. İshak'tan [aleyhisselam] gelecek haberleri gözetişine; Beytülmakdis’teki ilk mescidin yerini belirlerken, Gece Yürüyüşü'nün (İsrâ), namazın, ezanın hatırasını ve daima hatırda kalmasını arzulayışının ona verdiği mutluluğa dokunmak isterim.

Saplantılarım, isteklerim aklımı yaya bırakacak kadar coşunca vazgeçerim onlardan, Kudüs dediğimde Hz. Ömer'i (radıyallahu anh], Hazreti Ömer (radıyallahu anh) dediğimde Kudüs'ü dilsizliğimde kendime dilederim.

Fırtınada Bir Kandil Kudüs - Ömer Lekesiz