Tarih: 2025-12-19 / Görüntülenme: 155

Koleksiyoner ve emekli öğretmen Mustafa Gezici’nin 40 yılda büyük bir emekle topladığı Türk boyu damgalarının bir bölümü, Safranbolu’nun UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kabul edilişinin 31. yılı etkinlikleri kapsamında açılan sergide ziyaretçilerle buluştu.

UNESCO’nun 31. Yılı Etkinliklerle Kutlanıyor

Karabük’ün Safranbolu ilçesinin UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kabul edilişinin 31. yılı, çeşitli kültürel ve akademik etkinliklerle kutlanmaya başlandı. Kutlamalar, Tarihi Safranbolu Sempozyumu ile start alırken, programda günün anlam ve önemine dair konuşmalar gerçekleştirildi.

40 Yıllık Emek: Türk Boy Damgaları Sergisi

Etkinlikler kapsamında koleksiyoner ve emekli öğretmen Mustafa Gezici (61), 40 yıl boyunca topladığı 90 Türk boyu damgasından 39’unu sergiledi. “Türk Dilinin Sessiz Tanıkları: Türk Boy Damgaları” adıyla açılan sergi, Türk kültür ve tarihine ışık tutan nadide örnekleri ziyaretçilerin beğenisine sundu.

Kültürel Miras Kimliğine Güçlü Bir Katkı

Sergi, Safranbolu’nun kültürel miras kimliğine katkı sağlamanın yanı sıra Türk boylarının tarihsel izlerinin tanıtılması açısından da önemli bir rol üstleniyor. Damgalar, geçmişten bugüne uzanan köklü bir kültürün sessiz belgeleri olarak dikkat çekiyor.

“Bunlar Tarihin Sessiz Tanıklarıdır”

Mustafa Gezici, gazetecilere yaptığı açıklamada, hayvan damgalarının Anadolu’da artık kullanılmadığını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:

“Anadolu’da artık son aşamada hayvanlara vurulan damgalardır bunlar. Hayvancılığın çiftlik sistemine dönüşmesi ve köy hayvancılığının azalması nedeniyle son 50 yıldır kullanılmaz oldu. Ama bunlar tarihin sessiz tanıklarıdır; Türk boy damgalarıdır.”

Anadolu’dan Moğolistan’a Uzanan İzler

Şu ana kadar yaklaşık 90 damga topladığını belirten Gezici, bu eserlerin Türklerin Anadolu’ya 1071’den önce geldiğine dair önemli belgeler olduğunu söyledi:

“Yılda yaklaşık 4 tane bulabiliyoruz. Bu 40 yıllık bir emektir. Kastamonu, Yozgat, Kayseri, Erzurum, Elazığ, Erzincan gibi bölgelerden topladık. Moğolistan’dan da gelen 3–4 damga var. Karşılaştırma açısından çok kıymetli.”

Hayvan Damgalarından Kulak Küpesine Uzanan Tarih

Damgaların kullanım şekline de değinen Gezici, Türklerin hayvanlara kulak küpesini ilk uygulayan topluluklardan biri olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Büyükbaş hayvanların butlarına, küçükbaş hayvanların kulaklarına vurulurdu. Ova ova, boy boy bellidir. Hatta iki kardeş boyun bile damgaları farklıdır.”