Youtube Video

Yavuz Sultan Selim'i Ağlatan Rüya

Yavuz Sultan Selim'i Ağlatan Rüya

Tarih:2017-06-18 / Hit:11461

Zahiri sebepler yanında Selim Han’ın o günlerde gördüğü bir rüya da Harameyn hizmetine tayin edildiğini ifade eden manevi bir işaret olmuştu. Hoca Sadeddin Efendi’nin bizzat babası Hasan Can’dan naklederek anlattığı olay şöyle cereyan etmişti.

Yavuz’un nedimi Hasan Can anlatıyor: “ Mekanı cennet olsun padişah hazretleri çoğu gecelerinde kitap okumakla eğlenip uyumazlardı. Zaman zaman bana okutup kendisi dinlerdi. Bazen de dünya düzeni ile ilgili konulardan bahis açar neler yapılması gerektiğini tartışırdı. Bir gece sağlığımda bozuk olmağın yatağıma uzanmış ve uyuya kaldığım için hizmetine varamamıştım. Birkaç gecedir uykusuz olmakla gaflet bastığından ancak tanyeri ağarırken uyanmıştım. Derhal Sabah namazını eda ederek hizmetine koştum. Bu gece görünmedin,ne yapıyordun? diye sordu.

Birkaç gecedir uykusuz kaldığımdan bu gece gaflet ile uyuya kalıp hizmetten uzak düştüm diyerek özürler diledim. Selim Han: ‘ Öyleyse gördüğün rüyayı anlat’ buyurdu. ‘Arza değer bir rüya görmedim’ cevabını verdim.’ Bu ne sözdür? Bir geceyi tamamı tamamına uykuyla geçiresin ve düş görmeyesin! Her halde görmüşsündür. Gizleme,anlat’ dedi. Çok düşündümse de hatırıma bir şey gelmemişti. Başka konularda bir müddet söyleştikten sonra padişah tekrar aynı meseleye dönmüştü. ‘ E hadi ne duruyorsun saçma söz etme. Rüyanı anlat’ dediler. Onun bu ısrarı karşısında, Ne kadar düşündüm ise de bir şey hatıram gelmedi ve yemin ederek açıklamaya değer bir şey görmedim’ cevabını verdim. Mübarek başını iki tarafa sallayarak, tuhaf buyurdular. Sanki anlatmadığımı düşünerek üzüldüler. Bana da padişahın bu kadar ısrarla sorması garip gelmişti. Bunda bir hikmet olmalı diye şaşırıp kalmıştım. Artık daha fazla ısrar etmedi.

Hasan Can'ın Bursa Yeşil Türbe merdivenleri üzerindeki kabri

Bir müddet sonra beni bir hizmet kastıyla kapıağasının katına gönderdiler. Vardığımda Kapıağası Hasan Ağa’yı, Hazinedarbaşı Mehmed Ağa, kilercibaşı ve saray ağası ile beraber usul ve erkanları üzere oturur söyleşirler buldum. Ancak Kapıağası Hasan Ağa oldukça düşünceli,şaşkın,başını aşağı salmış ve gözleri yaşlı bir haldeydi. Hasan Ağa gerçekte az konuşur,sakin, iyi huylu,teheccüd namazına kalkan birisi idi. Bu halini evvelki durumuna benzemez gördüğümden mutlaka bir kimsesi ölmüş ola diye düşündüm ve: ‘Ağa hazretleri kalbiniz gamlı ve gözleriniz yaşlı görünür. Sebebi nedir? dedim. Hayır, bir şey yok, diyerek halini gizleme yolunu tuttu. Hazinedarbaşı Mehmed Ağa ile aramızda kardeşlik bağları vardı. Bana dönerek:’ Kardeş,ağanın uykusunda bir vaka olmuş hala onun etkisindedir’ dedi. Ben de; ‘ Allah için haber ver. Zira padişahımız sabahtan beri bu aciz kuluna düşümü anlatmam hususunda ısrar ediyordu. Herhalde zorlamaları asılsız değildir, iyi bir armağandır’ diyerek ağayı sıkıştırdım. ‘ Kerem edin bana böyle tekliflerde bulunmayın, benim gibi yüzü karanın padişahımıza arz edecek ne rüyası olabilir’ dedi.

Mehmed Ağa ise: ‘ Niçin anlatmıyorsun? Bize anlattığında söyleneni haber vermeye memur olduğunu naklettin. Gizlemen ihanet olmaz mı?’ deyince ağa sırrını açtı:

Bu gece rüyamda eşiğine oturduğumuz kapıyı hızla çaldılar. Ne oluyor diye iler vardım. Kapıyı araladığımda ne göreyim. Her yer elleri bayraklı, silahlı, sarıklı, nurani zatlarla dolu idi. Kapının hemen önünde de elleri sancaklı dört nurani şahıs vardı. Elinde padişahımızın ak sancağı bulunan ve kapıyı vurduğu anlaşılan o nurani zatlardan biri bana: ‘Biliyor musun buraya niçin geldik?’ dedi.

‘ Buyurun’ dedim. ( Bu gördüğün insanlar Resulullah’ın ashabıdır. Bizi Hazret-i Resulullah gönderdi. Selim Han’a selamı var. Haremeyn’in hizmetini ona buyurdu. Şu dört kişi ki görürsün, bu Ebubekr-i Sıddık, bu Ömerü’l- Faruk, bu Osman-ı Zinnureyn ben de Ali bin Ebu Talib’im. Git Selim Han’a söyle) dedi.Akabinde gözümün önünden bir anda kayboldular.

Bana dehşet bastırıp içim geçmiş, tere bulanıp sabaha dek öyle baygın yatıp kalmışım. Oğlanlar alışıla geldiği biçimde teheccüd namazına kalkmadığımı görünce hastalığıma yormuşlar. Sabah namazı geçer olmalı olucak gelip beni uyarmak üzere kollarıma yapışmışlar. Ter su içinde kalktım. Aklım başıma gelerek acele ile namaza yetiştim. Amma hala tam kendime gelebilmiş değilim, diyerek hem anlattı hem de ağladı. İşimi bitirdikten sonra Selim Han’ın yanına döndüm.

Yine aynı bahsi açarak: ‘Şu senin bu gece sabaha dek uyuyup rüya görmemiş olman çok tuhaf! Hemen şöyle hayvan gibi yatıp uyudun mu?’ dedi. Padişahım rüyayı bu Hasan kulunuz görmediyse de bir başka Hasan kulunuz görmüş. Emriniz olursa arz edeyim, dedim. Anlat, buyurdu.

Ben hadiseyi anlattıkça mübarek yüzü kızardı. Sonunda ise gözlerinden yaşlar boşalmıştı. Bitirince: ‘Ya Hasan Can, biz sana demez miyiz ki biz bir sefere memur olmadan hareket etmeyiz. Baba ve atalarımız ermişlikten el almışlar idi. Her birinin kerametleri zahirdir. İçlerinde heman biz onlara benzeyemedik’ buyurdular.

Aynı rüyayı Selim Han’da görmüş ve ona rüyasında, ‘ Bunu Hasan kulunuz da gördüler’ denilmişti. Selim Han, ‘ Bu olsa olsa Hasan Can’dır’ diyerek kendisini sıkıştırmakta ve anlatmadıkça da taaccüp içerisinde kalmakta imiş. Şimdi rüya anlatılınca Kapıcıbaşı için: Demek ki zavallının kalbinde safiyet varmış. Sen onu bize methederken,’Birisini ibadet ediyor görünce hemen veli sanırsın’ diye takılırdık, meğer boşuna methetmezmişsin’dediler.

Not: Prof.Dr.Ahmet Şimşirgil'in Kayı III kitabından alınmıştır.

YORUM YAZ




Son Eklenen Yazılar

Dünya'nın En Eski Ekmeği Çatalhöyük'te Bulundu

  Dünyada kentleşmenin olduğu ilk yerlerden Çatalhöyük'teki kazıda 8 bin 600 yıllık "ekmek" bulundu. Konya'nın Çumra ilçesinde yer alan, Neolitik ...

Unutulan Büyük Türk Hükümdarı Babürşah ve Panipat Savaşı

Tarihte, Türkler tarafından Türkistan’da Selçuklu, Timurlu; Anadolu’da Osmanlı Devletleri gibi, Hindistan’da da muhteşem “Babürlü” veya “Gürganiye” Devleti kuruldu....

1927 Tarihli Uzunköprülü Ali Efendi Çeşmesi'de Suyuna Kavuştu.

Bir vakıf medeniyeti olan ecdadımız bunun bir numunesi olarak hayır niyetiyle yaşadıkları mahalleye , şehre çeşmeler inşa etmişler. Bu çeşmeleri inşaa ederken de dü...