Değerini Bilen Anlar
Tarih:2013-09-21 / Hit:4066
Vaktiyle bir meslek erbabı, yıllarca yanında yetiştirdiği çırağını imtihan etmek ister. Eline iri bir pırlanta verip der ki:
- Oğlum! Bunu al, önüne gelen esnafa göster! Kaç para verdiklerini sor! Sonunda da kuyumcuya göster. Satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir.
Çırak, bir bakkal dükkanına girer ve sorar:
- Şunu alır mısınız?
Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği mücevheri alır; evirir çevirir; sonra da der ki:
-Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın.
Çırak teşekkür edip çıkar. Bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği mücevhere ancak bir 5 lira vermeye razı olur. Üçüncü olarak semerciye gider, ona da sorar:
- Buna ne verirsiniz? - Bu benim semerlerime iyi süs olur. Kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir 10 lira veririm. Çırak en son olarak kuyumcuya gider. Kuyumcu mücevheri görünce yerinden fırlar ve şaşkınlıkla der ki:
- Bu kadar büyük pırlantayı nereden buldun? Buna kaç lira istiyorsun?
- Siz ne veriyorsunuz? - Ne istiyorsan veririm.
- Hayır veremem.
- Ne olur bunu bana sat! Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim. Çırak; emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini anlatıncaya kadar dil döker. Ustasının yanına dönen çırak büyük bir şaşkınlık içinde ma-cerasını anlatır. Sonunda ustası der ki: - Bundan ne anladın? Çırağının verdiği cevap çok doğrudur: “Bir şey ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir...”