"Öl de köye dönme!" İbretlik bir hikaye
Ahmet Demirbaş
ahmet.demirbas@tg.com.tr
Tarih:2014-03-12 / Hit:9346
Savaş yılları... Bir tren, Bilecik İstasyonunda beklemektedir. Askerlerin hepsi sakin, belki bir daha geri dönmeyecekler. Ama hiçbiri tedirgin değil... Sene
1915... Sonbaharın serin yağışlı günlerinden biri... Savaş bütün
şiddetiyle cephelerde devam ediyor. Vatanın her tarafında barut ve kan
kokusu. Yiğitlerin biri ölüyor bini yetişiyor. İhtiyarı, genci
savaşıyor, didiniyor ve yurdumuza düşman çizmesi basmasın diye el açıp
Allah’a dua ediyor. Cepheye durmadan takviye kuvvetleri gidiyor...
İşte o kuvvetleri götürecek bir tren, Bilecik İstasyonunda beklemektedir.
Askerlerin hepsi sakin, belki bir daha geri dönmeyecekler. Ama hiçbiri
tedirgin değil. Çünkü şehid olma arzusu ve inancı gönüllerine huzur veriyor...
Sevkiyat subaylarından Abdülkadir Bey, vagonların arasında
sessiz, hareketsiz bir gölge görür. Merakla ve şüpheyle yaklaşır.
O anda çakan şimşeğin aydınlığında şunlara şahit olur: Ak saçlı, beli
bükülmüş, soluk benizli, başı beyaz yaşmaklı ihtiyar bir Türk anası,
çakılmış gibi orada duruyor. Yağmurdan sırılsıklam olmasına rağmen, huşû
içinde beklemektedir. Anadolu’nun cefakâr, vefa timsali ve sabırlı
anası ile Abdülkadir Bey arasında şu konuşma geçer:
- Valideciğim (anneciğim) yağmurun altında niye böyle bekliyorsun?
- Trende oğlum var. Onu selametlemeye (uğurlamaya) geldim.
- Oğlun kimdir, nerelisiniz?
- Söğüt’ün Akgünlü köyünden Mehmedoğlu Hüseyin.
- Onu görmek ister misin, çağırayım mı?
- Sana dua ederim. Ona bir çift sözüm var.
Hüseyin, kısa zamanda bulunup getirilir. Elini öpen oğlunu bağrına basan ana, ona son olarak şu nasihati yapar:
-Hüseyin’im,
yiğit oğlum benim!.. Dayın Şıpka’da, baban Dömeke’de, ağaların
Çanakkale’de şehit düştüler. Bak son yongam sensin. Eğer minarelerden
ezan sesi kesilecekse, caminin kandilleri sönecekse sütüm sana helal
olmasın! Öl de köye dönme. Yolun Şıpka’ya düşerse dayının ruhuna bir
Fatiha okumayı unutma. Haydi oğul! Allah yolunu açık etsin.
Hüseyin, anacığının elini öptü; ancak bunun son öpüşü olduğunu nereden bilebilirdi ki!..
Yaşlı gözlerle oğluna bakan bu ana, son evladını da dualarla bu şekilde cepheye uğurladı...