Sultan Murat'a bile...
Tarih:2016-06-10 / Hit:18179
Habib Baba, Sultan 4. Murad devrinin gizli, kimsenin bilmediği Allah dostlarındandır. Yaşlıdır, fakirdir, gariptir. Fakat Rabbinin katında da âlemlere denk bir değerin sahibidir. Yaşlı Habib Baba, doğudan hacca gitmek için İstanbul’a gelir ancak gemiye yetişemez. “Bunda da vardır bir hayır” der. Yolculuğunun tozunu, yorgunluğunu atmak için bir hamama gider. Niyeti, şöyle iyice bir keselenip, paklanmaktır. Bedenini de ruhuna denk kılmaktır. Fakat hamamcı, Habib Babayı içeri sokmak istemez, “Bugün Sultan Murad’ın vezirleri hamamı kapattılar, dışarıdan müşteri alamıyoruz” der. Habib Baba üzülür, rica eder; “Kimseye varlığımı belli etmem, aceleyle yıkanır çıkarım” der. “Bu tozlu bedenle Rabbime ibadet ederken utanıyorum.” Hamamcı ehl-i insaftır, dayanamaz kabul eder. Hamamın en sonundaki odayı göstererek, “Baba şu odada hızla yıkanıp çık, para da istemem. Yeter ki vezirler senin farkına varmasınlar” der.
VEZİRİNİ KONTROLE GELDİ
Habib Baba sevinerek kendine gösterilen yere girer, yıkanmaya başlar. Ve bu arada hamamcının karşısında yeni bir müşteri belirir. Boylu poslu, genç, yakışıklı biridir bu gelen. Onun da görünümü fakirdir. Ama sadece görünümü... İkinci müşteri kılık değiştirmiş, Sultan 4.Murad’ın ta kendisidir. O gün vezirlerinin topluca hamam alemi yapacaklarından haberdar olan padişah merak eder, “Hele bir bakalım, bizim vezirler, hamamda benden uzakta, kendi başlarına ne yaparlar, nasıl eğlenirler?” der. Ve bu merak padişahı, tebdil-i kıyafet ettirerek, hamama getirir. Az önce yaşananlar bir defa daha tekrarlanır. Hamamcı ‘vezirler’ der almak istemez. Padişah ise, ne olursun der, bastırır ve padişah galip gelir.
PADİŞAHLA AYNI MEKÂNDA...
Habib Babanın yıkanmakta olduğu odayı göstererek, genç padişahın kulağına fısıldar, “Şu odada bir ihtiyar yıkanıyor. Beraber sessizce yıkanın, bir an evvel çıkın”. Ve ekler: “Aman ha! Vezirler varlığınızı bilmesinler” Sonra 4. Murad da Habib Babanın yanına süzülür. Beraber sessizce yıkanmaya başlarlar. Bu arada, hamamdan gelen türkü sesleri ortalığı çınlatmaktadır. Habib Babanın gözü, genç hamam arkadaşının sırtına takılır. Biraz kirlenmiş gibi gelir ona. Allah hikmeti gereği dostuna, o yanındakinin tebdil-i kıyafet etmiş padişah olduğunu ilham etmemiştir. Habib Baba yumuşak bir sesle, “Evladım” der, “Sırtın fazlaca kirlenmiş, müsaade edersen bir keseleyivereyim” Padişah, Habib Babanın önünde diz çökerken: “Buyur Baba” der, “ellerin dert görmesin” Habib Baba, 4.Murad’ın sırtını bir güzel keseler. Fakat padişah kuru bir teşekkürle yetinmek istemez.
KENDİNİ RABBİNE SEVDİR YETER
“Baba” der, “Gel ben de senin sırtını keseleyeyim de ödeşmiş olalım” Sultan Murad kese yaparken bir yandan da Habib Babayı yoklar, ağzını arar; “Baba” der, “Sen de istemez miydin şöyle vezir olmayı? Baksana koskoca hamamı kapatmış, gönüllerince eğleniyorlar. Biz ise şu daracık alanda debeleşip dururuz.” Habib Baba Sultanın cümlesini tamamlamasına fırsat bırakmaz, kendi hükmünü söyler. Sultan Murad’ın Habib Babadan duydukları, ağzı açık bırakıp, keseyi elden düşürten cinstendir, “Be evladım” der, Habib Baba, “Sultan Murad dediğin kimdir? Sen asıl Âlemlerin Sultanına kendini sevdirmeye bak ki, O seni sevince sırtını Sultan Murad’a bile keselettirir...”