Yavuz Sultan Selim Han'ı Tahtını Bıraktıracak Kadar Sevindiren Haber
Tarih:2018-03-01 / Hit:8082
Yavuz Sultan Selim Hân zamanında çok fakir bir adam, borçlarını ödeyemeyince zora düşmüş ve sabah soluğu Yavuz Sultan Selim Hânın yanında alır ve der ki:
— Sultanım, bana bir kese altın verecekmişsiniz.
Selim Hân merak edip sorar:
— Vereyim vermesine de, bir sebep söyleyecek misin?
— Ben, 63 yaşında, İstanbul eşrafından Mehmet. Zamanında çok zengindim Sultanım. Lâkin bir süre önce başıma gelen bir musîbet sonucu malımı, mülkümü, neyim varsa kaybettim. Borç batağından bir türlü kurtulamadım. Dün gece teheccüd namazı kılınca şöyle duâ ettim: “Yâ Rabbi! Beni eşime, çocuklarıma ve dostlarıma mahçup etme! Derdi veren de sensin, dermanı veren de... “Rüyâmda Resûlullah efendimiz sallâllahu aleyhi ve sellem geldi ve dedi ki: “Ey Mehmet! Hüzünlenme evlâdım! Yarın sabah saraya git, Selim’ime selâm söyle, sana bir kese altın versin!” Eğer bunun sebebini sorarsa; “Her gece okuduğu, benim rûhuma hediye ettiği 100 salevât-ı şerîfi dün gece okumayı unuttu. Okumadığı salevâtlar hürmetine seni mutlu etsin!” dedi. Bunu dinleyen, Selim Hân hemen bir kese altın çıkartıp verip der ki:
— Ne olur, tekrar söyle! Ne dedi Habîbullah?
Mehmet amca tekrarlar. Selim Hân, adama bir kese altın daha verince yine aynı şekilde bir daha anlatmasını ister:
— Ne olur, tekrar söyle! Ne dedi Habîbullah?
Böylece Selim Hân 17 kese altını da verince, yanında bulunan dostu Hasan Can söze karışır:
— Sultanım! Mehmet amca getirdiği haber vesîlesi ile mesut oldu. Aldığınız haberle siz de mesut oldunuz. İsterseniz Mehmet amcayı gönderelim, başı sıkıştığında tekrar gelsin, ne dersiniz?
Hasan Can adamı uğurlayıp döndüğünde Yavuz Selim Hânı yerde secde eder vaziyette görünce ona bişey oldu düşüncesiyle omzuna dokunur; Yavuz Sultan Selim başını kaldırıp ve sevinç içinde der ki:
— Duydun mu Hasan Can? Resûlullah efendimiz benim için “Selim’im” demiş, duydun mu? Binlerce şükürler olsun. Bizi bu şerefe nâil etti. Rabbime hamdolsun! Ey Hasan Can! Eğer sen o amcayı göndermeseydin, değil malımı mülkümü, tâcımı, tahtımı, sarayımı Resûlullah efendimizin bana “Selim’im” demesine fedâ edecektim...