Şefaat Ya Resullulah
Tarih:2017-11-02 / Hit:3737
Evliyâ Çelebi’nin ailesi Kütahya’dan gelip İstanbul’da Unkapanı’na yerleşti ve Evliyâ Çelebi burada 1611 yılında doğdu. 1682’de Mısır’dan dönerken yolda yahut İstanbul’da öldüğü sanılıyor. Babası sarayda kuyumcubaşıydı. Bir süre medresede okudu. Kur’ân-ı kerîmi ezberleyerek hafız oldu. Enderun’a alındı. Dayısı Melek Ahmed Paşanın aracılığıyle Sultan IV. Murad Hânın hizmetine girdi.
Evliyâ Çelebi’nin geziye karşı duyduğu ilgi, çocukken babasından, yakınlarından dinlediği hikâye ve masallardan kaynaklanır. Bir gece rüyâsında Peygamber efendimizi görüp, “Şefaat Yâ Resûlallah” diyecek yerde şaşırıp “Seyahat Yâ Resûlallah” dediğini, bunun üzerine Peygamberimizin ona gezme, uzak ülkeleri görme imkânı verdiğini yazar. Bu rüyâ üzerine 1635’te, önce İstanbul’u dolaşmaya, gördüklerini, duyduklarını yazmaya başladı.
1640’da Bursa, İzmit ve Trabzon’a, 1645’te Kırım’a Bahadır Giray’ın yanına gitti. Devlet büyükleriyle yolculuklara çıktı, bâzı savaşlara katıldı. 1645’te Yanya’nın alınışında görevli idi. 1646’da Erzurum Beylerbeyi’nin muhasibi oldu. 1648’de Mustafa Paşa ile Şam’a gitti. 1651’den sonra Rumeli, 1667-1670 arasında Avusturya, Arnavutluk, Teselya, Kandiye, Gümülcine ve Selanik’i gezdi. Toplam gezi süresi 50 yıl kadardır.
Seyahatnamesi 6 000 sayfa olup 10 cilt hâlinde yazılmıştır. 1. ciltte İstanbul, diğerlerinde de Anadolu, Trakya, Yunanistan, Arnavutluk, Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya, Ege ve Akdeniz adaları, Kırım, Bağdat, Musul, Suriye, Filistin, Mısır, Mekke, Medine, Kafkasya, Macaristan, İran, Azerbaycan, Sudan, Habeşistan, Rusya, Lehistan, Avusturya, Almanya, Hollanda, Danimarka, İsveç ülkeleri yer aldı.
Gezdiği yerlerde gördüklerini, duyduklarından başka, onlara kendi yorumlarını ve düşüncelerini de katmıştır. Dil olarak günlük konuşma diline yakın, kolay söylenip yazılan bir dil benimsedi. Bu dil akıcı, sürükleyici, yer yer de eğlenceli ve alaycıdır. Seyahatname’de; hikâye, türkü, halk şiiri, deyim, masal, mâni, halk oyunları, giyim-kuşam, düğün, dernek, eğlence, inanç, insan ilişkileri, komşuluk, toplum hayatı, sanat... konuları önemli bir yer tutar. Ayrıca, o çevrenin evlerinden, câmi, mescit, çeşme, han, saray, konak, hamam, kilise, manastır, kule, kale, sur, yol, havra gibi değişik yapılarından ve buraların çevresi, havası ve suyundan söz eder. İnsanların yaşayışları, davranışları, çalışmaları, süsleri, takıları ve çalgılarına kadar ayrıntıya da geniş yer verir...