II. Abdülhamid Han ve Halifelik Siyaseti
Tarih:2020-02-09 / Hit:3644
Osmanlı İmparatorluğu Viyana kapıları önünde yaşadığı büyük hezimetin üzerinden yüzyıl geçmesine rağmen hala üç kıtada varlığını sürdürmekteydi. İmparatorluk bu dönemde Batı’nın üstünlüğünü kabul ederek askeri, ekonomik ve teşkilatlanma alanlarında bir dizi reform hareketi başlatarak devletin çağa uygun hale gelmesi için çalışmalar başlatmıştır. Osmanlı İmparatorluğu bu dönüşüm süreçlerini yaşarken Batı’da gerçekleşen Aydınlanma ve Sanayi Devrimi ile birlikte İngiltere, Fransa ve Hollanda gibi sömürgeci güçler hammadde ve pazar yarışına girerek rekabete sürecine girmişlerdir.
Osmanlılar içeride devletin dönüşümü gerçekleştirmeye çalışırken aynı zamanda topraklarının da sömürge haline gelmemesi için mücadele etmek zorundaydı. Osmanlılar askeri anlamda giriştikleri reform hareketleri, Kırım Savaşı ve 93 Harbi gibi büyük savaşlar nedeniyle askeri ve ekonomik anlamda çöküşü yaşamış ve devletin egemenliği çok ciddi derecede sarsılmıştır.
İşte bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu tahtına geçen Sultan II. Abdülhamid Osmanoğullarının tarihi boyunca pek sık kullanmadıkları bir siyasi egemenlik göstergesi olan hilafet kurumunu kullanarak hem tebaası olan Müslümanlar üzerinde onların devlete olan bağlılıklarını arttıracak hem de dünya Müslümanlarının gözünü halifeye çevirmesiyle birlikte bu nüfusu büyük güçlere karşı bir koz olarak kullanacaktı.
İslam Dünyası’nın Durumu
Aydınlanma Çağı, Sanayi devrimi ve kapitalist ekonomik faaliyetlerle birlikte iktisadi yönden gelişen ve büyüyen Batı Avrupa devletleri kendileri için hammadde ve pazar yarışına girdiler. İngiltere ve Fransa’nın öncüğünde başlayan bu sömürgeci faaliyetlere zamanla Hollanda ve Belçika gibi ülkelerin yanında yüzyılın sonuna doğru Almanya ve İtalya gibi uluslaşma sürecini tamamlayan yeni güçlerde dâhil oldular. İslam dünyası başta İngiltere, Fransa ve Rusya olmak üzere büyük güçler tarafından sömürge haline getirilmişti. İngilizler başta Hindistan ve Endonezya olmak üzere büyük Müslüman nüfusuna sahip bölgeleri elinde tutarak bir bakıma en büyük Müslüman nüfusuna sahip ülke konumundaydı. İngilizleri Orta Asya’ya hâkim olan Ruslar izlerken Afrika üzerindeki hâkimiyeti ile Fransızlarda en büyük üçüncü Müslüman nüfusa sahip ülke konumundadır.
İslam dünyasında Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yaşayan Müslümanlar hariç neredeyse tüm Müslümanlar büyük güçlerin sömürgesi durumundadır. Osmanlı İmparatorluğu ise kaybettiği büyük savaşlar ve gerçekleştiremediği sanayi hamleleri ile yarı sömürge durumuna düşmüştü. İşte tüm bu olumsuz tablonun içerisinde Sultan II. Abdülhamid hilafet makamından aldığı güç ile İslam dünyasını tek çatı altında toplamak ve emperyalist faaliyetlere bir set çekmeye çalışmıştır.
Prof. Dr. Kemal H. Karpat’ın Timaş yayınlarından çıkan “İslam’ın Siyasallaşması” isimli eseri II. Abdülhamid’in tüm faaliyetleri ve İslam dünyasının durumu hakkında oldukça kapsamlı bilgiler sunmaktadır.
Eserde yer alan bilgilerde II. Abdülhamid’in İslam dünyası üzerinde giriştiği politikalar nedeniyle Hristiyan dünyasında “pan-İslamizm” olarak adlandırılan bu girişimler sömürgeci güçler arasında oldukça ilgi çekmiş ve Müslümanların halifenin emriyle çıkarılacak bir cihad ilanına katılımlarını engellemek için bir dizi önlemlere başvurmuşlardır.
Prof. Kemal Karpat Osmanlı İmparatorluğu içerisinde gerçeklen modernleşme hareketlerine ve özellikle orta sınıfın doğuşu ve yönetimde söz isteme durumunu çok iyi analiz ederek İslam dünyasında yaşanan değişimlere de ışık tutmaktadır. İslam dünyasındaki devrimci tarikatlar üzerinden gerçekleşen bu yenileşme çabaları İslam dünyasının bugünkü dönüşümünü de bizlere son derece iyi bir şekilde aktarmaktadır.
Tüm bunların yanı sıra II. Abdülhamid’in kişiliği ve dünya Müslümanları üzerindeki imajını da bizlere yansıtan eser II. Abdülhamid’in Afrika’nın en ücra köşelerindeki kabilelerle olan ilişkilerine, Hindistan ve Endonezya’da bulunan Müslümanlarla olan bağlantılarına ve II. Abdülhamid’in politikalarının Avrupa başkentlerinde olan yansımalarına değin bizlere bilmediklerimizi ve duymadıklarımızı anlatmaktadır.
II. Abdülhamid gibi son derece önemli bir ismi oldukça hacimli ve birçok perspektiften ele alan “İslam’ın Siyasallaşması” isimli eser, hakkında çok şey söylenmiş bir sultanı kapsamlı bir analize tabi tutarak imparatorluğun son döneminde girişilmiş kurtuluş reçetelerinden birçoğunu bizlere sunmaktadır.
Bizlere bu güzel çalışmayı sunan Prof. Dr. Kemal H. Karpat ve eserin yayınlanmasında emeği bulunan Timaş yayınlarına teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Samet Şahin